KIBRIS
- Rafet Seçkin
- 24 Oca 2020
- 2 dakikada okunur

KKTC’nin Kurucu Lideri, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş…
Atatürkçü Düşünce Kulüpleri Federasyonu’nca başlatılan ve RAUF DENKTAŞ’A DESTEK amacını güden İMZA KAMPANYASI’na, ÇYDD Kırklareli Şubesi Yönetim Kurulu adına ben de imza verdim.
2004 yılında BM genel sekreteri Kofi Annan’ın “Kıbrıs Sorunu’nun çözümü” için hazırladığı Annan Planı’na karşı çıkan Rauf Denktaş’ı desteklemiştik.
O yıllarda, bir de karşı görüş vardı… Bu görüş “çözümden” yanaydı ve “Çözümsüzlük çözüm değildir” sloganı yaygınlaşmıştı. Ve doğal olarak, ÇYDD Yönetimi ve Şubeleri içinde de bu görüşü destekleyenler vardı. Rauf Denktaş’ı destekleyen Şube Başkanlarından, “imzalarını geri çekmelerini “ istediler.
Bu isteklere gösterdiğim tepki sert olmuş, şu yazılı açıklamayı yapmıştım:
“ÇÖZÜM diye sunulan PLÂN’ların nasıl ve kimlerce hazırlandığı açıklığa kavuşmuşken, bu dayatmayı kabullenmeyen tarafa ‘ÇÖZÜMSÜZLÜKTEN YANA’ demek ne kadar doğrudur? ‘ÇÖZÜM KARARINI KIBRIS HALKININ KENDİ İRADESİYLE VERMESİ GEREKTİĞİ’ doğrudur da, Rumların büyük katkılarıyla hazırlanan ÇÖZÜM(!)e, gözü kapalı EVET diyenlerin, Uluslar Arası Sözleşmelerde GARANTÖR DEVLET sanını taşıyan TC için “Kıbrıs Türkiye’nin metresi olmuştur” demeci verenlerin ÇÖZÜMDEN YANA olduklarını söylemek ne kadar doğrudur?
‘Çözümsüzlüğü desteklemek amacıyla yapılan baskılar’ doğru değildir de, ‘ÇÖZÜM’ adı altında dayatılanları desteklemek amacıyla ‘ABD’nin, AB’nin, Yunanistan’ın ve Kıbrıslı Rumların yaptıkları baskılar’ ne kadar doğrudur? SUSMAK KABUL ETMEKTİR ilkesi doğru değil mi? GİRİT’i nasıl kaybettiğimizi unuttuk mu? KIBRIS bütünüyle AB’ye girer de, Türkiye dışarıda kalırsa, batıdan kuşatıldığımız gibi, güneyden de kuşatılmış olmayacak mıyız?”
Sonuçta, etkiler ve tepkiler hedefini buldu, oylamada Türkler “EVET”, Rumlar “HAYIR” dedi ve iyi ki öyle oldu…
Rumlar da “EVET” deseydi, KIBRIS çoktan elden gitmiş, TÜRKİYE güneyden de kuşatılmış olacaktı…
Dün öyleydi de, bugün farklı mı?
Son on beş yılda, Ege’deki 18 adamızı Yunanistan’a kaptıran AKP Yönetimi, Kıbrıs’ı kurtarabilecek mi?
Arslan Bulut, Yeni Çağ gazetesindeki 13.01.2017 tarihli köşesinde şunları yazıyor:
“Basına yansıyan haberlere göre, her iki taraf da birer harita hazırladı. Rumların haritası toprak almak için, Türklerin haritası ise toprak vermek için çizilmiş.
KKTC de ortadan kaldırılıyor!
AKP Hükümeti’nin Kuzey Kıbrıs’taki Türk askerlerinin üçte ikisini çektiği haberleri yerli ve yabancı basında yayınlanmış ve haberler AKP Hükümeti tarafından yalanlanmamıştır. Üstelik Güney Kıbrıs’ın Baf bölgesinde 1998 yılında kurulan Yunan hava üssü 19 yıldır faaliyettedir.
2004 Annan Planı’nda verilen topraklara ilave olarak Dipkarpaz ve Maraş bölgesi ile Geçitköy Barajı’nın da Rumlara verilmek istendiği ortaya çıkmıştır.
Böyle bir tavizin gerçekleşmesi halinde, Türkiye Ege Denizi’nden sonra Akdeniz ‘de de kuşatılmış olacaktır. Türkiye’nin güneyindeki deniz yetki alanları 12 mil geriye çekilecek ve hava sahası da kaybedilmiş olacaktır.
Ayrıca Dipkarpaz ile İskenderun Körfezi arasındaki petrol ve doğalgaz sahalarının önemli bir bölümü de Rum tarafının kontrolüne geçecektir.
Kıbrıs müzakerelerinin nihai maksadı, ABD’nin, Geçitkale’de Hava Üssü, Gazi Magosa’da deniz üssü kurmasını sağlayarak ‘çevreleme stratejileri’ bağlamında Orta Doğu’nun çepeçevre kontrol altında tutulması ve ‘İsrail’in güvenliği’nin sağlanmasıdır.”
Önceki hafta, “ADALAR” başlıklı köşe yazısında vurguladım, yine vurguluyorum:
“Bu aymazlıklarımız sürüp giderse, Kıbrıs’ın o sivri ucu var ya…”
KIRKLARELİ MANŞET HABER Gazetesi- 21.01.2017
rafetseckin@hotmail.com www.rafetseckin.com
Comments